25 Mart 2012 Pazar

3 Ten 1 Yalnızlık (pasaj)



Ankara'nın yazları da çekilecek gibi değildi. Bu yıl daha fazla bunaltıcı ve kasvetli bir sıcak hüküm sürüyordu. O kadar sıcaktı ki bazen nefes almak bile zor geliyordu. Bu sıcaklığın bir güzel tarafı vardı oda akşam serinliğinde sevgiline sarılıp parkta dolaşmak gibisi yoktu. Tüm Ankara, yaz akşam sokaklarda, park yerlerinde ya da caddelerdeydi.
Yoldan bir taksi çevirip eve doğru yola koyuldum. Mutlu ve rayına oturmuş hayatımı gözden geçiriyordum. Hayatımda ilk kez bu kadar planlı ve geleceğe dönük yaşıyordum. Bazen kendimi Hasan'ın eşim ve biz yatarken ortamızda küçücük ayakları olan bir adamın hayalini kurarken buluyordum. Belki de bu hayatta kötü olan her şeyi yok edecek, tek uğraşım onun gülmesi ve sağlıklıca büyümesi olan bir bebeğim olacaktı. Boşlukta olduğum, neden yaşamadığımı bilmediğim şu dünyada benim dünyaya geliş sebebim, var oluş nedenim olacaktı. Karnımdayken et seğirmesi gibi hissettiğim minicik kalp atışları beni bu dünyada sabit kılacak ve sarsıntılardan yıkılmamı engelleyecek temelim olacaktı.
Bana muhtaç bir can, bir birey olacaktı. Ben de ona muhtaç olacaktım. Onunla gülüp, ağlayacak. Belki sevdiğim adam ikinci plana atacaktım ya da onun için canımı ortaya koyacaktım. Annelik böyle bir şeydi. Peki ben anne olacak donanıma sahip miydim? Olay sadece doğurmaktan mı ibaretti? İçgüdüsel olarak bu bana doğuştan verilmiş miydi? Sorular hiç peşimi bırakmıyordu. Modern insanın en kötü huyu buydu. Fazlasıyla nevrotiktik. Saçma sapan sorunlarımız ve etrafımıza bulaştırdığımız gereksiz dertlerimiz vardı. Acımasız olan hayat mıydı? Yoksa içinde var olan insanlar mı?
Düşünceler içinde evin önünde taksiden indim. Annelik duygularım kabarmıştı ve kurduğum hayallerin hala etkisi altındaydım. Şimdi bebeğim olacaktı ki eve girip baldırlarını ısıracaktım. Acilen Hasan'ın bana evlilik teklif etmesi gerekiyordu. Dua ederek eve girdim.

1 yorum: