Sakarya ile 2009 Ağustos ayında tanıştım. Sakarya Üniversitesi BESYO elemeleri için gelmiştim. Daha sonra üniversite için bu şehirde kaldım ve şu anda 3. seneme girmiş bulunuyorum. Sakarya, Anadolu'nun hoş ve şirin şehirlerinden biriydi.
Yeşil, mavi, sarı... Her tür renk vardır bu şehirde. Aynı şehrin içinde yaşayan halk gibi. Karadenizlisi (genelde Trabzon), Arnavut'u, Çerkez'i, Abhazlar, Boşnak... vs. Bir çok değişik etnik kökene ve memleketi, yemek tadı farklı insanların buluşması ile oluşmuş bir şehirdir. Yerlilerine ''Manav'' derler.
Birde bu renge renk katan güzel manzaralı, güzel bir üniversiteye sahip. Türkiye'nin her ilinden gelen değişik öğrencileri ile şehre ayrı bir tat verir. ERASMUS sayesinde Avrupa'nın bir çok değişik kentinden gelen öğrencilerde azımsanmayacak sayıda.
Aslında Sakarya halkı öğrenciye sıcaklar ama çok sıcak değiller. Çünkü öğrencinin rahatlığı onları biraz rahatsız edebiliyor. Alkol alıp bağırmalar, ortalığa kusmalar vs. vs...
Birde unutmaya çalıştıkları ama unutamadıkları bir 17 Ağustos'ları var. Üstünü ne örtüyorlar ne de açıyorlar. Yaralarını sarmışlar ama izleri duruyor. Kaybettiklerimizi rahmet ile anıyoruz.
Neyse biz yine Sakarya'ya gelelim. Sakarya'nın ortak renkleri de var yeşil ve siyah.... Sakaryaspor dendiğinde sokakta hayat durur. ''Yönetimde ne olmuş? Futbolcuların arası nasıl?'' Bu gibi sorular direk halk arasında konuşulur. Sakaryaspor, koca bir şehir takımıdır. Tam bir aile tadında. Güzel bir taraftar grubu var ''Tatangalar''.
Tatangalar: ''Biz bu şehri tribünden sevdik.'' derler. Sakaryaspor ve Kocaelispor birbirini sevmeyen aynı babanın oğulları gibidir.
Sakarya renkli ve zengin bir şehir. Havası, suyu, renkleri ve tadı ile... Sakarya'lılar da zengin insanlardır. Kocaman gölleri var, nehirleri var, Taraklı da müthiş evleri, Karadeniz'e bakan ilçeleri var, renkli Çark caddesi onlara ait ve kundaktan, mezara onları bağlayan Yeşil – Siyah renkleri var. Sakaryaspor'ları var...
P.S: Bu koca yürekli insanları kısacık anlatmaya çalıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder