500T, İstanbul'un ulaşımında önemli yer kaplayan, toplu taşımacılığı rahatlatan en önemli hatlardan biridir. Topkapı'dan Tuzla – Şifa Mahallesine kadar gider. İstanbul'un bir ucundan, diğer bir ucuna vesselam.
Bu hatta enteresan olaylar ile karşılaşmanız mümkündür. Öğrencisi, işçisi, işsizi, memuru, beyaz yakalılar, ev hanımları, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli... vs. her türlü insana rastlamanız mümkündür. Ayrıca bir yazar için bol malzeme kaynağıdır.
Değişik türde insanın ve her insan kendi yöresinin ağzı ile konuşunca ortaya gök kuşağını kıskandıracak bir renk tufanı oluşuyor.
11 Mart 2012 akşam 9 civarında 4. Levent'ten bindim 500T'ye kaynak yapmaya çalışan iki ergen kıza yine ''edep''ten yol verdim. Onların edepsizliğine bakışlarımla yüzlerine vurduğum kanısındaydım. İtişe, kakışa otobüsün ortasına bindim ve elimdeki çantayı ayağımın ucuna koydum. Dışarıda bir anda yoğun şekilde bastıran kar vardı ve hava soğuktu ama içerisi sıcaktı.
Otobüs içinde ki yüksek sesli konuşmalar belliydi. ''Arkaya doğru ilerleyelim'' Bu söz imamın ''Safları sıklaştıralım'' sözüyle ölümüne kapışırdı.
''İnecek var!''
''Orta – Arka kapıyı açar mısın?''
''Pardon''
''Bu durakta ineceğim, yer değiştirelim mi?''
''Camı acar mısınız?'' gibi cümlelerden ibaretti. Günün verdiği yorgunluk, eve yetişme çabam ve son olarak da trafiğin verdiği stresle tek işim bu otobüsten kurtulmaktı, diye düşündüğüm sırada iğrenç bir koku duydum. Sıradan bir insan böyle yellenemezdi. Otobüse binmeden önce bildiğin logara pipet dayayıp içinde ne var, ne yok içine çekmişti bu şahıs. Tüm camlar açılıp koku çıktıktan sonra kendinden geçen midem tekrar yerine geldi. ''Pardon'' deyip orta kapıya yanaştım ve evime yakın durakta indim...
P.S: Bu neydi şimdi? (inanın bilmiyorum sıkıntı) Ayrıca: Benim indiğim durak ahanda burası. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder