Türkiye Cumhuriyeti 88 yıllık varlığı boyunca vatandaşını ne kadar sevmiştir? Mesela 2. Dünya savaşında ülkeyi aç bırakan İsmet İnönü... Gezileri sırasında yanına gelen ufak bir kız. ''Bizi aç bıraktın..'' demiş, kendisi ise ''Sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım.'' cevabını vermiştir. Bu cevapla ülkeyi aç kalarak bir savaştan çıkardığını belirtiyordu. Ne kadar basit bir savu...
Bir başka olay, 2 Mayıs 1954 tarihinde yapılan genel seçimlerde halkın %57'sinin oyunu alan Demokrat Partinin Lideri, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, İstiklal Madalyalı Adnan Menderes seçimlerden 7 yıl sonra idama yürüyordu. Cunta ve yasakçı yönetim halkın %57'sini astının farkında değildi. Yanlışlar bir anda hızla yüzeye çıkar, doğrular ise ağır ağır ilerler.
Siyaset Türkiye Cumhuriyetinde hiç olmadığı kadar boktan ilerliyordu. Haksızlıklar, yalanlamalar, sahtecilikler, hortumlamalar hız almadan devam ediyordu. Halkın partileri her zaman ezilmişlerdi, Türkiye'de gizli bir monarşi sorusu akıllara gelmiyor değildi, bir sınıf hep kazanıyor, harcıyor. Diğer sınıf karın tokluğuna yaşıyordu.
Eğitim sistemi de hep bozuktu. Parasız eğitim isteyenler hapis cezası alıyordu. Sadece türban taktığı için eğitim hakları tecavüze uğrayan yüzlerce kız vardı ortalıkta. Direnenler ve onları buldozer ile ezenler.
2003 yılında Kuşadası'nda bir terör olayı yaşandı. Minibüste bomba patladı... Durum vahimdi, içimiz bir kez daha yandı. Ama ölen İngiliz turistlere 2 milyon $ tazminat verilip, Türk vatandaşları için 80 bin lira ödememek için temmize giden bir devleti görünce. Bu sefer içimiz tutuştu. Kendi evimizde gurbette hissettik kendimizi.
Ana kuzularımız şehit düşüyor bir bir. 1071 yılından beri aynı topraklarda yaşan bu halk, bugün ayrı gayrı olduğunu sanıyor. Suç kimde? Başta ki kendini bilmez bir kat hödük yüzünden. Birbirinden kız almış, kız vermiş. Kapı komşusu olan iki ayrı millet nasıl olurdu aynı çatı altında ''Yok ben küstüm..'' diyebilir? Saçmalamayın ağalar!
Sonra internet yasakları ile tanıştık. Aslında yasak demekte yasak. Bunu demem bile yasak, neyse kısacası böyle gelmiş, böyle gider bu çark. Olan yine bize oluyor.
Bu yazı sadece içten gelen bir kaç haykırışın japon pipisi kadar yansımasıdır. Şimdi kapa bu sayfayı sistemin işleyişine devam et.
Siyaset Türkiye Cumhuriyetinde hiç olmadığı kadar boktan ilerliyordu. Haksızlıklar, yalanlamalar, sahtecilikler, hortumlamalar hız almadan devam ediyordu. Halkın partileri her zaman ezilmişlerdi, Türkiye'de gizli bir monarşi sorusu akıllara gelmiyor değildi, bir sınıf hep kazanıyor, harcıyor. Diğer sınıf karın tokluğuna yaşıyordu.
Eğitim sistemi de hep bozuktu. Parasız eğitim isteyenler hapis cezası alıyordu. Sadece türban taktığı için eğitim hakları tecavüze uğrayan yüzlerce kız vardı ortalıkta. Direnenler ve onları buldozer ile ezenler.
2003 yılında Kuşadası'nda bir terör olayı yaşandı. Minibüste bomba patladı... Durum vahimdi, içimiz bir kez daha yandı. Ama ölen İngiliz turistlere 2 milyon $ tazminat verilip, Türk vatandaşları için 80 bin lira ödememek için temmize giden bir devleti görünce. Bu sefer içimiz tutuştu. Kendi evimizde gurbette hissettik kendimizi.
Ana kuzularımız şehit düşüyor bir bir. 1071 yılından beri aynı topraklarda yaşan bu halk, bugün ayrı gayrı olduğunu sanıyor. Suç kimde? Başta ki kendini bilmez bir kat hödük yüzünden. Birbirinden kız almış, kız vermiş. Kapı komşusu olan iki ayrı millet nasıl olurdu aynı çatı altında ''Yok ben küstüm..'' diyebilir? Saçmalamayın ağalar!
Sonra internet yasakları ile tanıştık. Aslında yasak demekte yasak. Bunu demem bile yasak, neyse kısacası böyle gelmiş, böyle gider bu çark. Olan yine bize oluyor.
Bu yazı sadece içten gelen bir kaç haykırışın japon pipisi kadar yansımasıdır. Şimdi kapa bu sayfayı sistemin işleyişine devam et.
Hayırlı olsun diyelim bakalım :) nice kitaplara inş..
YanıtlaSildevlete küsüp, onsuz yapamayıp ve ilk fırsatta durmadan "devlet bize yardım etsin" diyen insanlarız.
YanıtlaSilkalıplaşmış bir laf var ;"burası Türkiye". garip bri yer.