12 Aralık 2011 Pazartesi

Saygı duyuyorum...

Türkiye'de büyük bir kesim ezberletilmiş ahlak, din ve saygı kurallarını benimsemiştir. Bunlardan biri ''Saygı duyuyorum...''.

Karşı taraftakinin dinine, düşüncesine, ideolojisine, yaptığı işlere, cinsel tercihine kısacası yaptığı ve sana ters olan her şeyi onaylamıyorsun, doğrulamıyor ve desteklemiyorsun ama saygı duyuyorsun... Peki neden?

Ben mesela geçmişi unutan, yerine göre Vahdettin'e hain diyen zihniyet, yeri geldiğinde de ''Avrupa'yı titretmiş bir milletin torunuyuz biz ulan!'' diyebiliyor. İşte bu tip insanların ciddi anlamda beyinsiz yaşamlarını sürdürebileceğine anatomik olarak inanıyorum.

Saygı duymak nedir? Hürmet göstermektir, değer verdiğimiz bir insanın adını andığımız anda ilk başta oluşan o histir. İstemsiz o duygu ile oturuşunun bile değişmesidir... Saygı duymak karşındakini ciddiyetle takdir etmektir.

Ama sen şimdi karşındakinin düşüncesi sana farklı gelecek oturup tartışmayacaksınız, doğru yol bulmak için tezler sunmayacaksınız, ''dediklerine karşıyım emme saygı duyuyorum, valla saygım sonsuz düşücenlerine...'' ya bi siktir git.

Aslında bunun gerçek sebebi ezberci eğitimdir. ''Ne alaka şimdi?'' diyebilirsiniz. Çünkü bu sistem halkın büyük bir kesimini işçi olarak yetiştiriyor. Zaten yöneticiler ve patronlar babaları ve annelerinin soy adı ile dünyaya geliyor. Geri kalanlar işçi olduğu için o sıfatla, düşünmeden, hiçbir fikri olmadan, beyinsiz olarak hayatlarını sürdürmek birilerinin servetine servet katarlar ve ölürler...

Altının bok olduğu bir dünyada, götsüz doğan milyarlarca insana selam olsun...

P.S: Anlatmak istediğim şekilde saygı duymak ve duyulmak çok hoş bir şey değildir.

1 yorum:

  1. milletin beyninde ezbere olan o kadar çok şey var ki, bu "saygı duyuyorum" lafı en klişesi sanırım.

    YanıtlaSil