26 Mayıs 2013 Pazar

3 Ten 1 Yalnızlık (giriş)






                                   2008






            Hüzün kokuyordu Ankara’da hava… Ellerim ceplerim de biçare dolanıyordum Tunalı’da. Ankara hep böyleydi. Sisli, puslu, inatçı, belki de bu yüzden seviyordum bu kenti tıpkı benim gibi… Ama havası fazla resmiydi. Herkesin gözlerinden bir bıkmışlık okunuyordu. Soğuk siyasetçilerin, monotonluktan sıkılmış memurların ve emirler üzerine kurulu hayatları olan askerlerin kentiydi burası. Sanırım bu kadar resmiyetin arasında canlı bir şehir beklenemezdi.

            İş yerinden başım önde çıktım yine sokağa. Bunun kaçıncı iş başvurum olduğunu bile unutmuştum... Kaçıncı ''Biz sizi arayacağız?'' deyişleriydi? Yorgunluktan bitap düşüp kendimi zorlukla evime attım. On gün sonra kira günüydü ve cüzdanımda sadece otuz lira vardı. Bir de masanın üstünde birkaç bozukluk. Borç alacağım bir arkadaşım bile yoktu. Üç yıl önce babamla kavga edip evden çıkmıştım. Hiç istemediğim bir adamla zoraki bir evlilik yapmamı istiyordu. Aramızda 12 yaş vardı ve daha önce evlenip boşanmıştı. Garip annemde çaresiz ona boyun eğiyordu.

            Yalnız bir bireydim ve biliyordum bu beden buyruk altında yaşayamazdı. Kendini kendinden başka kim daha iyi tanıyabilirdi ki?

            Sıkıla sıkıla okuduğum kitabıma devam ettim. Çok satanlar listesinde görüp almıştım. İsim yapmış güzel bir kadın olmasına rağmen sıkıcı bir anlatımı vardı. Bir, iki hoş söz dışında boş bir kitaptı. Burada da anladığım kadarıyla şişirilmiş bir isminin olması, dolu bir insana işaret değildi. Kitabın ağır kelimeleri altında ezilerek uykuya daldım.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder