1 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir değirmendir bu dünya.




Bir değirmendir bu dünya... Eleğinden her an birileri geçer, gider. "Neden?" sorusunu kimse sormaz. Mesela 80 yıl sonra, dünyada şu anda nefes alanların %90'ı  yaşamayacak bile... Bu kadar kısa bir hayatta kalp kırmak, üzmek, üzülmek niye? Sessizliği bozan kahkahalar olması gerekirken neden hıçkırıklar? Hayat çok kısa, üzülmek ve üzmek için çok ama çok daha kısa... Bu kadar kötülüğün ve karanlığın arasında sen iyi olsan? Sen bir ışık yaksan, tüm karanlığı dağıtsan... Polyanacılık diye düşünebilirsin ama değil. Bir ateşte sen yakmalısın karanlığa karşı. En basiti şu anda bu yazıyı okuyorsan hayattasın, nefes alıyorsun... Ve hâlâ boş boş oturuyorsun.

Haydi kalk! Sev, sevil, aşk'ın tadına bak. Kendini dört duvar arasına mahkum etme sokağa çık. Hayat sokakta. Sokakta hiç tanımadığın bir insana gülümseyerek selam ver. Oksijeni, ciğerlerin patlayıncaya kadar içine çek. Dostlarınla kahve iç, sigara iç. Eve dönerken annene çiçek al, sevgiline hiçbir şey yokken "Seni seviyorum" de, dostlarına "iyi ki varsınız" de, bir parkın önünden geçerken bir çocuğun saçlarını okşayıp onu salıncakta salla, gece kahveni içerken en sevdiğin müziği açıp yıldızları izle... Yani YAŞA! Ne kadar uzun hayat sürdüğünün ne önemi var? Ne kadar yaşadığın önemli. Hayatı ıskalama lüksün yok! Hayat plan yapmak, üzmek, üzülmek, kalp kırmak, kötü olan her şey için o kadar kısa ki...

Şimdi kalk ve YAŞA!

P.S: İlk kez insanca bir şey dedim size. Hâlâ öküz misali ekrana bakıyorsun. KALK! cicilerini giy ve sokağa çık. Bir yerden başla hayata. Şu anda bunu okurken harcadığın saniyelerin bile telafisi olmayacak... Öptüm, kib, by. Ok iyi eğlenceler sana!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder